4 Ocak 2015 Pazar

AŞKIM VE İDEALLERİM / DENEME ÖRNEĞİ


Aşkım ve İdeallerim

Duygularımı bilirsin belki, seni ne çok sevdiğimi. Belki sana söylemedim ama yine de bilirsin, bilmelisin. Bir bilsen içimin içime sığmadığını, çocukken hissettiğim gibi dünyanın çok güzel göründüğünü gözüme o anlarda… Birden o fotograflar geliyor gözüme: bir Uygur’un mengeneyle sıkıştırılıp patlatılan kafatasından fışkıran beyninin yerlere dağılan kanlı görüntüleri…  Sonra sırayı bir Azeri bebek alıyor karnı deşilmiş annesinin memesinden emmeye çalışırken süngülenmiş… Daha dört-beş aylıkken…
Bir Kırım Türküsü dolanıyor dilime
“Ben bu yerde yaşamadım
Gençliğime doyamadım
Vatanıma hasret kaldım
Ey güzel Kırım.”
Sonra da Cengiz Dağcı’nın anlattığı şeyler… Dünyanın en güzel yerinde yaşarken bir gece yük trenlerine doldurulup Sibirya’ya yollanan o insanlar alıyor sırayı…
 Keşke diyorum bilmeseydim,  o fotoğrafları görmeseydim... Seninle eski İstanbul'un sokaklarında gezseydim…  Sana şiirler yazıp, şarkılar söyleseydim…
Hayır bu duygularım, hicranlı sonumuzu görmemden değildi. Aynı görüntüler bizde de olabilir korkusu hiç değil… Bilir misin dedemizin on üç yaşında asker olduğunu, yedi yıl sonra da nerede olduğu bile belli olmadan, yılda bir gelen mektubunun kesildiğini…
O kadar çok isterdim ki  seninle sonbahar yağmurlarında, şemsiyesiz gezip ıslanmayı, bir dedenin çayevinde sıcak sobanın başında demli bir çay içmeyi… Ama… Dedim ya artık masum çocuk dünyama tecavüz ettiler. Dünyam Çemberlitaş’ta gördüğüm o fotoğraflarla kirlendi, daha lise çağlarımda, ilk fani aşkım yaşanmadan…
Sen unutturursun sanmıştım, unutturdun da… Sonra kolları ve bacakları bombardımanda kopmuş o bebeğin feryatları girdi dünyama, uykularıma, kâbuslarıma…
Dedim ya artık ruhum kirlenmiş…

ALINTIDIR.